28 Kasım 2008 Cuma

kimsin sen??


ben böyle futbol yorumcusu edasıyla maç anlatan bir spiker görmedim.adam sanki metalist taraftarı gibiydi.bu adama kızmıyorum.onu oraya oturtup maç anlattıranda kabahat.ya yok mu adam gibi bir spiker.hele maç sonrası skibbe'ye sorduğu soru...(skibbe'yi savunduğumdan değil)hani bi tabir vardırya 'sordu soruyu aldı boruyu.'cuk oturdu o soruya.

ali sami yen'de rakipler korkar bay skibbe sen değil


bu maç için çok şey yazılabilir,galatasaray'ın gol atamaması,servet'in hatası vs.ama skibbe için tek bir şey yazılabilir. o da bu adamın gerçekten korkak olmasıdır.bu adamla bu takımdan ne köy olur ne kasaba.galatasaray bana iyi bir şoför bekleyen ferrari'yi andırıyor.maalesef ki o şoför de skibbe değil.ha bu arada o şoför kalli hiç değil.

26 Kasım 2008 Çarşamba

0-0...




bu maçın 0-0 bitmesine çok üzüldüm.berabere bitebilirdi fakat bu kadar pozisyonun olduğu bir maçta bir kaç gol olmalıydı ama olmadı.gerçekten her iki takımı da kutlamak lazım.hem mücadele hem pozisyon açısından şampiyonlar ligi'ne yakışır bir futbol vardı sahada.bu maçla ilgili bir parantez de nedved'e açmak lazım.ben bu adamın yaşı olduğuna inanmıyorum artık.yaşı 36 olmasına rağmen sanki 26'sındaymışcasına oynuyor.ileriki postlarda nedved ile ilgili daha ayrıntılı bir kaç kelam etmek de artık farz oldu.

sen zaten galatasaray'lı değilmişsin ki bırakasın


büyük galatasaray'lı, ''usta'' gazeteci hıncal abimiz yine tehditkar bir yazı kaleme almış.efendim lucescu gelirse beyefendi galatasaray'ı bırakırmış.bu nasıl bir açıklamadır.galatasaray'ı mı tehdit ediyorsun?lucescu'yu sevmiyor olabilirsin,(daha lucescu galatasaray'a gelmemişken) sözde tuttuğun takımına böyle bir tehdit savurmaya hakkın yoktur.ister tut ister tutma sarı kırmızılı renkleri bu umrumuzda değil,ama böyle tehditkar bir cümle kimsenin haddine de düşmemiştir.böyle bir açıklamadan sonra ben şahsen hıncal uluç beyefendiyi bir galatasaray taraftarı olmamasına sevineceğim.açıkla hıncal bey,''ben galatasaray'lı değilim.'' de ve rahatla.

25 Kasım 2008 Salı

inspired football # 5


afiyet olsun...

yar olmaz size 99 be arap amcalar




ankaraspor-galatasaray maçını izlerken tribünlerde her haliyle ''ben arab'ım'' diyen tipler vardı ve gördüğümde ''bunlar kim be?'' demiştim.öğrendik ki bu adamlar ümit karan'ı izlemeye gelmişler.tesadüf buya ümit de en kötü performanslarından birini sergiledi.belki de gitmek istemediğinden yapmıştır kim bilir.her ne olursa olsun bazen bize saç baş yoldursa da onu seviyoruz ve gitmesini istemiyoruz. o bizim 99 numaramızdır.zor gollerin adamıdır.attığı golleri benim diyen forvet atamaz. o farklıdır bizim için ve eminim ki daha çooook yankılanacaktır ali sami yen'de ''galatasaray'ımızın golü,99 numara ümiiiiiiiiit...karaaaaaaaannnn''anonsu.

abi bir daha söyle be anlamadık da...


ben bu sergen yalçın'ın yorumlarına bayılıyorum ya adamı gerçekten güldürmeyi başarıyor.dün akşam ntvspor'da ekrandaydı yine kendileri ve beşiktaş'tan bahsediyordu.diyorki''beşiktaş'ın savunması iyi ortasahası kalabalık fakat hücumu kötü.''konu dönüp dolaşıp fb-bjk maçına geldiğinde ise ''beşiktaş'ın hızlı ve etkili bir forveti var,fener mecbur saldıracak ve arkada boşluk verecek, bu forvetler bu boşluğu buldumu affetmezler.''sergen'in yanar dönerli futbol yaşantısının sırrı da aynı programda söylediği bu iki cümlede yatıyor galiba.yoksa bir insan nasıl sığdırsın kalbine dört büyük takımı.sen çok yaşa sergen seviyoruz seni.

doktor bu ne??


9 kasımdaki derbide lincoln kendisine yapılan bir faulden sonra hakemden el hareketi ile kart istemiş fakat kartı kendisi görmüştü.basında hiç bir şekilde bu olay tartışılmadı.kural öyle dendi geçildi.geçtiğimiz hafta içerisinde de ankaragücü-fenerbahçe maçında lugano o hareketi daha ısrarlı bir şekilde yaptı fakat ceza almadı hatta ödüllendirildi bile diyebiliriz.çünkü haftaya beşiktaş maçı var ve lugano kart görse cezalı olacak.bu mesele gayet garipken bir gariplik de bizim medyamız ekliyor üzerine.neymiş efendim futbolcu refleks olarak yapıyormuş o hareketi sarı kart gereksiz olurmuş.''lincoln'ün suçu neydi de kart verdiniz o zaman diye sormazlar mı adama.''diyeceğim ama ekranda kendini galatasaray'lı olarak adlandıran şahsiyetler sor(a)muyor işte.o zaman biz soralım dedik ve sorduk,''doktor bu ne?''

18 Kasım 2008 Salı


c.ronaldo açıklama yapmış ve Ballon d'Or ile FIFA Dünyada Yılın Oyuncusu ödülünü kendisinin hak ettiğini söylemiş ve eklemiş ''dünyanın 1,2 ve 3 numarası benim'' diye.çok iyi bir futbolcu,bu su götürmez bir gerçek fakat kendisine her mikrofon uzatıldığında en iyi benim demek de iyi futbolcu olduğunun yanında basit biri imajı veriyor bana.ne demek yahu 1,2,3 numara benim demek.ya ödülü messi alırsa ne diyecek ronaldo onu merak ediyorum.

17 Kasım 2008 Pazartesi

futbolu sevme sebebi # 7


servetman

servetman...caming soon

sana parçalı çok yakışıyor


işte bu...galatasaray'ın forması sarı kırmızı parçalıdır.her galatasaray'lı takımını her maçta bu formayla görmek ister.her maçta olmasa da galatasaray en azından ali sami yen'e parçalı formayla çıkmalı.hele bir de beyaz şort olunca daha da yakışıklı olmuş be forma.

korkuttun be arda


galatasaray-ibb maçını izleyemedim,fakat 2. yarının son 20 dakikasını radyodan dinleme imkanım oldu.sonra da maçın özetini izleyebildim o yüzden oyun hakkında net bir fikir beyan etmem anlamsız olur.ama arda turan'ın yaşadığı talihsiz olay hakkında bir kaç kelam etmek gerekiyor.önce skibbe'nin maç sonrası demecinden bahsedelim.iyi durumda olmadığını bildiğini söylüyor sevgili hocamız.madem iyi değil neden oynatıyorsun diye sorarlar adama.aydın'ı oynat,alpaslan erdem'i oynat veya herhangi birini oynat adam iyi değilse.hiç bir maç ve kupa hiç bir insanın hayatından daha değerli değildir bence.hatta arda turan'ın hayatından hiç değildir.ürperdik,sarsıldık ama neyseki iyi haber geldi ve arda bugün taburcu oldu.bence bir kaç maç dinlendirilmesi şart ve hatta servet'in de dinlendirilmesi lazım.adam yakında koltuk deyneğiyle sahaya çıkacak(allah korusun).

13 Kasım 2008 Perşembe

ne arma için ne forma için...


emre yine açıklama yapmış 'fener'e para için gelmedim,aziz yıldırım için geldim' diye.bir de eklemiş 'ingiltere'de ne kazanıyorsam burda da aynısını kazanıyorum' diye.ben de merak ediyorum aziz yıldırımın kara kaşına kara gözüne mi geldi acaba. olabir neden olmasın demi fenerli emre...ha bu arada inşallah ali sami yen'e de gelirsin özlem gideririz,bizi de özlemişsindir sen şimdi be emrecim.

futbol dışı:evvel zamandan afişler # 3

bu afişten sağ alttaki kareyi çıkartırsak 'sana' reklamından çok viegra reklamı havası veriyor sanki afiş.

12 Kasım 2008 Çarşamba

ali sami yen'den # 2


2005-2006 sezonunun son maçları oynanacaktı ligde.galatasaray veya fenerbahçe şampiyon olacaktı o son maçların neticesinde.fenerbahçe avantajlıydı zira denizli deplasmanından üç puanla dönse şampiyon olacaktı.galatasaray ise kazanıp rakibinin puan kaybetmesini bekleyecekti.hem de ne beklemek.galatasaray ali sami yen'de kayserisporu 3-0 yenmiş ve fenerbahçe maçına kilitlenmişti.denizlispor fenerbahçe maçı 16 dakika uzatılmış ve herkes şaşkındı ali sami yen'de ve tüm türkiye'de.bitmedi o 16 dakika,geçmedi,sanki dakikalar geriye doğru gidiyordu,direniyordu zaman,işte öyle bir beklemekti o bekleyiş.ve sonunda denizli fener maçı bitmiş,ali sami yen'de yukardaki fotoğraf çekilmiş.

satılık ikinci el futbol klübü...


büyük takım olmanın ölçüsü nedir?taraftar çokluğu mu,kupalar mı,takımın bir kültürü,bir felsefeyi yansıtması mı, yoksa kasasının ya da sahiplerinin zenginliği mi?bu sorulara farklı cevaplar verilebilir.kimi için taraftardır, kimi için kupadır,kimi için kültürdür,kimi için paradır.bence bir takımı büyük yapan yukarıdaki kıstasların homojenize olmasıdır.fakat günümüzde endüstriyel futbolun gerçekleri doğrultusunda öne çıkan unsur bu takımları satın alan patronların parası olmaya başlamıştır.chelsea mesela,6-7 sene evvel şampiyonluğa oynayan bir takım değildi.ingiltere'de büyük olarak kabul edilen liverpool,arsenal ve man.u vardı.abramovic'in klübü satın almasıyla chelsea birden büyüdü ve bir kaç sene içerisinde büyük takım olarak anılır oldu.buradaki eleştirim chelsea'nin başarılı olup olmamasıyla alakalı değildir.chelsea bir felsefeyi yansıtan,kendine has kültürü olan bir klüp değildir.aynı zamanda ligde üç kez şampiyonluk yaşayan chelsea bu başarıların ikisini abramovic'den sonra kazanmıştır.fakat arsenal'in,man.united'ın ve liverpool'un birer kültürleri, felsefeleri,köklü geçmişleri ve efsane olmuş oyuncuları vardır.bu klüplerin büyüklükleri ne kupalardan(hoş onu da kazanıyorlar) ne paralarından gelmektedir.aynı büyük klüp kavramı italya'da da geçerlidir.juventus o kadar zarara uğramıştır,çoğu yıldızı takımdan ayrılmıştır fakat juve büyüklüğünden birşey kaybetmemiştir.real madrid'i madrid'de yenmeyi hala başarabilmektedir.buffon'uyla,del piero'suyla kendi ekolünü ve kültürünü sahaya yansıtabilmektedir.fakat maalesef man.city gibi salzburg gibi bazı klüpler de chelsea'nin açtığı yoldan gidip sermaye sahiplerinin büyüklüğüyle(parasıyla) büyük klüp olmaya çalışmaktadır.aslında yaptıkları sadece klüplerini sermayenin oyuncağı yapmaktan başka birşey değildir.man.city bundan sonra on şampiyonluk kazansa ne yazar premier ligde,şampiyonlar ligi şampiyonu olsa ne yazar.kazanan futbol değil para olacak,futbolcular para için oynayacak sadece,forma aşkı,taraftar& futbolcu kavramı olmayacak.robinho city'nin mavi formasına vurulup da mı gitti yoksa arapların dolarının yeşiline mi?işte mesele budur bence.united'ın,arsenal'in liverpool'un farkı budur chelsea'den de city'den de.

futbol dışı:sinema(kite runner)


kabil'de geçen zengin çocuk-fakir çocuk dostluğunun günün afganistan manzarasıyla harmanlandığı ve sonra hikayenin amerika'ya taşındığı,biraz tematik,biraz dıramatik bir film 'the kite runner'.bu genel görüntünün ardında tüm insani vasıfları bulabileceğimiz bir film aslında.filmin baş rolündeki 'amir' karakteri bu durumun en önemli kanıtı.şöyle ki amir'i filmin içinde hem zeki hem korkak,hem vefalı hem de kıskanç bir karekter olarak görebiliyoruz.yani filmin esas karekteri diye amir'in olumsuz taraflarını göstermemezlik yapmamış yönetmen marc forster.sonuç olarak amir ve hassan'ın kabilde başlayan dostluğunun,yıllar sonra amerika'da bir vefa vesilesi olduğu ve insanın yüzüne tebessüm konduran hoş bir film.

inspired football # 4


11 Kasım 2008 Salı

futbol sadece futboldur


futbol sadece futbol değildir.günümüzün en popüler futbol deyimlerinden olan ve romantik bir hava veren bu söz,endüstriyel futbolun rüzgarıyla maalesef ruh değiştirmiştir benim gözümde.evet,yine futbol sadece futbol değil.futbol=para,futbol=siyaset,futbol=mafya vb yakıştırmalar futbolu futbolun özünden alıp farklı bir çizgiye taşımıştır.yukarıda ''eşittir'lerin'' karşısına yazdıklarım bu durumun hem sebebi hem de sonucu olmaktadır.işte bu anlamda farklı bir bakış açısıyla bakmak istedim haftasonu oynanan derbi maçına.düşünün,galatasaray o maçtan üç puan almış olsaydı neler olurdu.fenerbahçe muhtemelen lig yarışından kopar,taraftarı küser,hocası gönderilir vs vs.fenerbahçe ligden koparsa ne olurdu peki?fenerbahçe sayesinde para ve konum kazanan paydaşları zarar ederdi.yani yayıncı kuruluş,gazeteler,federasyon büyük bir takımın ligden kopmasını istemezler.aynı durum galatasaray ve beşiktaş için de geçerli.yani bir tiyatro sergileniyor ve bizler izliyoruz.işte bu yüzden sevmiyorum formaların arkasında isim yazmasını,işte bu yüzden sevmiyorum futbolcunun reklam figürü olmasını,işte bu yüzden sevmiyorum endüstriyel futbolu.işte bu yüzden istiyorum futbolun sadece futbol olmasını.

bu hareket ne demek?


birisi bana ve şu hakeme anlatsın bir hakem bu eli böyle kaldırdığında çift vuruş mu oluyor yoksa freekick mi.hani bir laf vardı eskilerde 'hakemin gözüne gözlük g.tüne .... 'diye arkadaşım bu ondan da feci bir durum ya.eli sen kaldırdın sen eyyyy hüseyin göçek.

9 Kasım 2008 Pazar

lacivertin kirlettiği sarıyı kırmızı temizler

alpaslan için...

metin için...

taraftarın için...

forman için...




ve arman için oyna...yensen de yenilsen de alnından öperiz galatasaray'ım.



sarı ortak...ya kırmızı ya lavivert


yine geldi çattı...sarıyı paylaşan kırmızıyla laciverdin kapışması.ne din,ne siyaset ne de başka bir sebep bu maçı derbi yapmadı.sebebi yok,sonu yok sadece sonucu olan bir maç bu.bir tarafta düğün olur bir tarafta cenaze,ortası olmaz daha doğrusu ortası kesmez her iki tarafı da.ne taktik,ne matematik ne de başka bir şey sökmez bu maça.kutlu olsun türkiye'm futbol şölenin.

7 Kasım 2008 Cuma

12 cümle...






  • DE SANTCİS:suazo'nun vuruşundaki kurtarışı maçı getirdi.


  • SABRİ:sanki 3-5-2'nin sağ kanadı gibi tek başına oynadı orda.


  • EMRE:tek kelime;süperdi


  • SERVET:stoper olduğunu hatırladı galiba.


  • HAKAN:bir sol bek nasıl oynamalıysa öyle oynadı


  • MEİRA:bu adam futbolcu be.


  • AYHAN:hem ön libero hem de 10 numara gibiydi dün gece,inanılmazdı


  • LİNCOLN:taraftarın sevgisinin en çok hakkını verdiği maçtı dün 10 numaralık oynadı L10.


  • BAROS:şanssızdı ama mücadele etmesi yeter,kadıköyde patlayacak galiba.


  • ÜMİT:özletmişti kendini 99 numara,harikaydı dün.


  • ARDA:süperstar.(onu tarif edecek tek kelime bu galiba ayrıca benfica taraftarından da alkışı alması bu tarifi destekliyor)


  • SKİBBE:artık anlamış hangi takımın başında olduğunu galiba.umarım kadıköye de aynı anlayışla çıkar.

6 Kasım 2008 Perşembe

Estadio da Luz'a doğru




benfica galatasaray maçı 21:30'da estadio da luz'da oynanacak stad,atmosfer güzel.benfica mutlaka kazanmak isteyecektir.bu durum galatasaray'ın işine gelebilir çünkü kontraya iyi çıkan bir takım galatasaray bu sene.eğer şansı biraz yardım ederse galatasaray'a neden olmasın?yanınızdayız aslan armalılar,yenseniz de yenilseniz de.

bu devirde tek başına takım olmak


o italyan futbolu'nun harika çocuğuydu fakat artık yaşı gereği cocuk lafı biraz abes kaçsa da harikalığı devam etmekte ve hatta artmakta.dün gece de sahada inanılmaz bir del piero vardı ki adam tek başına bi takım gibiydi.madrid'i madrid'de bir şampiyonlar ligi maçında yenmek zor iştir fakat o yaptı.seviyorum bu italyan'ı be hele gol atınca daha da çok.

3 Kasım 2008 Pazartesi

antep maçı ve arda


galatasaray evinde farklı kazanmaya devam ediyor.dün gece de bu farklı galibiyetlerden birini izledik.çok iyi bir oyun ortaya konmasa da yıldızlarının gününde oluşu galatasaray'a bu galibiyeti getirdi. bu yıldızlar arasından bir tanesini bu maçta farklı bir yere koymak gerektiği düşüncesindeyim.arda turan,geçen hafta içerisinde çok eleştirildi(hoş bizim medyamız her zaman onda eleştirecek bir şeyler buluyor) hakemin yanına gitmedi diye.muhtemelen bu hafta da penaltı yaptığı için eleştirilecektir ama onun galatasaray'a verdiklerini gördükten sonra bu kusurun lafı bile olmaz.adeta takımın ateşleyicisi o,yarış arabalarındaki noss gibi birşey yani.gol atıyor,attırıyor,mücadele ediyor,şov yapıyor...bir ortasaha hücumcusunun ne yapması gerekirse yapıyor arda.ayrıca ona yapılan penaltıdan sonra bile disiplinini bozmayıp,hakemle dalaşmayıp oyununa devam etmesi de ayrı bir güzellikti.arda'ya 'köpek' benzetmesi yapanlar inşallah bu ayrınıyı da kaçırmaz.

1 Kasım 2008 Cumartesi

bayrak adamlar # 4


espanyol'un 23 forma numaralı kaptanı raul tamudo...barça için pep ne ise espanyol için de tamudo odur.onun en mutlu olduğu anlar da herhalde barça'ya gol attığı anlardır.tamudo,espanyol'de gol kelimesinin karşılığı o...