31 Ekim 2008 Cuma

futbol dışı:evvel zamandan afişler # 2


bu hasan amcamız kimse egosu yüksek bi amcamızmış.pirinç özünün bile başına hasan koyarak onu kendisine has bir materyal olarak göstermiş.müşterilerine nasihat etmeyi de unutmamış ki 'hasan ismine dikkat edin' diyerek not düşmüş.varol hasan amca

yorulmak...ne yalan kelime

j.m:bizim yorulmak gibi bir lüksümüz yok
m.s:olimpiakos maçı bizi yordu

iki teknik adamın maç sonu demeçleri kısaca böyle.mourinho ile skibbe'yi kıyaslamak gibi aptallık yapmak amacıda değilim fakat insan skibbe'nin de mourinho'nunki gibi bir demeç vermesini istemiyor değil.en azından hiç birşey söyleme be abicim.

skibbe'nin felsefesi...


birisi bu adama,elinde euro 2008'de yarı final oynayan takımdan 6,7 oyuncu ve kewell,baros,lincoln,meira gibi uluslararası oyuncu olduğunu anlatsın.en önemlisi bulunduğu klübün galatasaray olduğunu söylesin.bu felsefesiyle galatasaray'da teknik adamlık yapamayacağını da söylerlerse fena olmaz bu arada.sevgili hocamız ankaraspor beraberliğinin ardından 'lig üçünsünden deplasmanda bir puan almak iyidir' gibi abuk subuk bir cümle kullanmış. e be hocam sen galatasaray teknik patronuysan böyle bir cümle kurma hakkın yoktur.ayrıca takım yorgun gibi bahanelerin arkasına sığınmak da bir büyük takım antrönörüne yakışmıyor.bu adamın vizyonu küçük.deplasmanda bir puana razı olmak galatasarayın ne felsefesinde ne de geçmişinde ne de hedeflerinde yoktur.ben galatasaray'ın daha şahsiyetli oynayıp yenilmesini tercih ederim.çünkü böyle gördük,böyle sevdik bu takımı biz.

şiddete meyyalim vallahi aşktan...











herşey söylendi,yazıldı,çizildi onun için.kahraman da yaptılar,yerin dibine de batırdılar.yıllar geçti sarı kırmızılı 11 numaralı formayı sırtınna geçireli.bir çok şey değişti,dönüştü ama o hep aynı kaldı.hırsıyla, sempatikliğiyle,siniriyle, futboluyla,formasıyla...gün geldi isyan etti,gün geldi küfretti,gün geldi kulübede bekledi,gün geldi kaptan oldu,gün geldi ağladı kazanılan şampiyonluğa...ruhunu verdi aslan armanın 11 numaralı formasına,tıpkı bülent kaptan gibi,metin gibi...para pul,şan şöhret değildi onu buraya bağlayan,başka bi şeydi o,başka türlü bi sevmekti onunkisi,biz tribündeki oyduk a da sahadaki biz.biz ne yapıyorsak tribünlerde o da onu yapıyordu aslında sahada.bağırması da siniri de bundandı aslında.doğru ya da yanlış yaptıkları,tartışılır.fakat tartışılmayacak bir şey var ki o da içindeki aşk,tıpkı bizim gibi

efsane formalar # 3

şu formada birde şu carling yazısı olmasa...

futbolu sevme sebebi # 5


hagi vs maradona

30 Ekim 2008 Perşembe

pele is good,maradona is better,george best...







'pele is good,maradona is better,george best.'britanyalılar böyle der...onlar için futbol deyince akla ilk o gelir.pele ve maradona sonra.kırmızı şeytanların kırmızı şeytan olmasını da, o kıpkırımızı formanın 7 numarasının efsane olmasını da sağlayan adam diyorlar onun için.george best...sadece futboluyla değil alkole ve kadınlara olan düşkünlüğüyle de ünlü olmuş bu abimiz. bir keresinde şöyle demiş;'yedi miss world ile yattığım söyleniyor fakat bu doğru değil.gerçek rakam dört.diğer üçünü reddettim.'galiba yeşil sahalarda olmasa bile başka sahalarda !george best' denebilir bu lafın üzerine.yoksa kim reddedebilir ki 3 miss world'ü.

inspired football # 3


29 Ekim 2008 Çarşamba

anadolu atkıları


bayrak adamlar # 3

liverpool ve gerrard...elmanın iki yarısı gibi sanki
Resim Ekle

diego arjantin milli takımında


beklenen oldu ve arjantin milli takımının başına maradona getirildi.bakalım saha çizgileri içerisindeki başarısını çizgi dışında da gösterebilecek mi?

yaşasın cumhuriyet


cumhuriyet'imizin seksenbeşinci yılı kutlu olsun

mehmet'in plakası:tc 1881


kaynak:internethaber

28 Ekim 2008 Salı

efsane formalar # 2


ali sami yen'den # 1


14 yıllık çilenin bittiği maçta ali sami yen

takım tutmak...


takım tutmak...çoğu zaman çocuk doğmadan tutacağı takım bellidir.baba neyi tutarsa çocuk onu tutacaktır.konuşmaya ilk başladığı zamanlar ilk öğretilecekler listesinin başındadır takımının adı.eğer baba çok fanatik değilse bu görevi amca,dayı veya kuzenler alır.ama illa çocuğa tutacağı takım empoze edilmeye başlanır.örneğin bana dayım aşılamıştır galatasaraylılığı.bir başkasına babası,bir diğerine belki amcası...çocuk büyür.tabi taraftarı olduğu takımı kalbinde de büyüterek.ilk başta sormaz kendisine neden bu takım diye.daha sonraları bu soruya klasik cevaplar vermeye başlar.babam aşıladı,amcam,halam...vs.fakat özünde neden o takımın tutulası bir takım olduğunu bilmez veya umursamaz.çocuk artık adam olduğunda ya da adam olmaya yaklaştığında anlar neden o takımı tuttuğunu.renkler anlam kazanmıştır artık,arma kutsallaşmıştır ve tutulan takımın efsaneleri daha bi büyümüştür gözünde.artık günlük başarılar değildir kişiyi oraya ait kılan.ultraslan'a 'metin gibi' dedirten de çarşı'ya 'pascal bizi discoya götür' dedirten de aynı şeydir.soyut olan sevginin somutlaştırılma çabasıdır bir yerde bu.uzun lafın kısası,siz bir kere tutmaya başlayınca bir takımı o başlıyor bu kez sizi tutmaya.işte bu yüzden adı konulamıyor bu türlü sevmelerin.

inspired football # 2


konuşuyoruz ama ne konuşuyoruz?


yazıp yazmamakta tereddüte düştüğüm bir konuydu ülkemizde yayınlalan spor programları.fakat 6 pas programını izledikten sonra kesin yazmalıyım dedim.yapılan yorumların basitliği ve futbol dışı oluşunu ve hatta kişilere birer saldırı niteliği taşıdığını görünce yazmamak ayıp olurdu.acaba diyorum bu insanların yorumlarının bu kadar futbol dışı olmasını halk mı istiyor.yani şöyle düşündüm,'eğer biz işin içine biraz iddialı ve gürültü kopartacak sözler katarsak halk bize ilgi duyar'bu mantıkla hareket ettiğini düşündüğüm bir çok spor programı var maalesef.yoksa ahmet çakar neden arda turan için 'köpek' tabirini kullansın ki.işin ilginci de halkın da bu tür programlara genel anlamda ilgi duyduğu kanısıdır.maalesef doğruluk payı da vardır bu kanının.galiba tartışma kültürümüzün saldırıya dayalı olmasının da bir payı var bu tip programlarda.bu programlarda bir de tartışmalı pozisyonların analizi yapılıyor.bu analizleri ilk başlatan maraton programıydı ve 'oynatalım uğurcum'repliğiyle hafızalara kazınmıştı.hakemlerimizin saniyenin bilmem kaçı kadar bir zamanda gördüğü(göremediği) pozisyonlar saatlerce tartışma konusu oluyor.tabi gerçeklerin halka gösterilmesi adına güzel bir iş.fakat çoğu zaman da pozisyonlar hakkında yorum yapılırken gürültü patırtı çıkıyor ve program kişilerin dalaşmalırıyla sabote edilip asıl işlevini yitiriyor.(iki kişinin yürüttüğü programlar hariç)bu eleştirileri yaparken bazı programları hariç tutmak gerektiğini de belirtmeliyim.gerçekten sadece futbolu yorumlayan programlar da var.sadece futbolu yorumlayan programların artması dileğiyle...

nah....


27 Ekim 2008 Pazartesi

futbolu sevme sebebi # 4


futbol dışı:evvel zamandan afişler #1


evvel zamanın girişimcisi de biliyormuş işi hani.kadının kalbini kazanmak için yeşil mercimek...

futbol dışı:bu nedir?


zamanın osmanlı padişahı sultan abdülaziz bir avrupa gezisine çıkar.gezisinin bir durağı da paris'tir. paris'de resimde görülen aletin bir benzerini görür ve sorar bu nedir diye.fransızlar da cevaben türk kafası der.bu cevaba karşın işi bozuntuya vermeyen sultan yanındaki adamlarından birisine bu türk kafası olan alete vurmasını söyler. bizim sultanın adamı da allah ne verdiyse vurur vealet paramparça olur.sultan abdülaziz de fransızlara dönerek;' böyle türk kafası mı olur,bu olsa olsa avrupa kafasıdır.'diyerek cevap verir.bu hikayeyi yaşamdan dakikalar programında sunay akın'dan dinlemiştim ve gerçekten hoşuma gitmişti.şimdi merak ettiğim şeyse acaba fransızlar hala o alete türk kafası diyorlar mıdır?

yılın takımı 2008




FIFA Profesyonel Futbolcular Birliği (FIFPro) yılın takımını açıkladı işte fifa'nın seçtiği yılın takımı:Kaleci: Iker Casillas (İspanya/Real Madrid) ,Savunma oyuncuları: Sergio Ramos (İspanya/Real Madrid), John Terry (İngiltere/Chelsea), Carles Puyol (İspanya/Barcelona), Rio Ferdinand (İngiltere/Manchester United) ,Orta saha oyuncuları: Steven Gerrard (İngiltere/Liverpool), Xavi (İspanya/Barcelona), Kaka (Brezilya/AC Milan) ,Hücum oyuncuları: Lionel Messi (Arjantin/Barcelona), Fernando Torres (İspanya/Liverpool), Cristiano Ronaldo (Portekiz/Manchester United).

bayrak adamlar # 2


on numaralı formanın yakıştığı birkaç isimden birisi ve roma formasının en çok yakıştığı kişi...francesco totti.roma şampiyonluk yaşadığında da dibe vurduğunda da o hep oradaydı.roma dediğimizde aklımıza hep o geldi,totti dedğimizde de roma.

efsane formalar # 1


efsane olmuş formaları seçerken keşke efsane olmuş ilk halleriyle sunabilsem diye içimden geçirdim.yani formaların üzerinde reklam yazılarının ve arkalarında isimlerin olmadığı zamanlardaki halleriyle sunmak isterdim.fakat endüstriyel futbol kavramının sabote ettiği günümüz futbolunda bu formaları bulmak biraz zor gibi geldi bana.fakat buna rağmen bu formaların güncel hallerinin o efsane olmuş çizgilerini koruması da hoşuma gitti.ilk olarak galatasaray'ımızın efsane parçalı formasını bloga taşıdım.hani şu METİN OKTAY ile özdeşleşen forma...

kibirin adı:jose morinho


gerçekten enteresan ve egosu yüksek bir adam bu morinho.bazen hak ediyor diye düşünmüMadde İşaretli Listeyor değilim ama çoğu zaman da ileri gitmiştir morinho sözleriyle.ama futbol dünyasının önemli bir rengi olduğunu da kabul etmeliyiz bay egonun.ve işte bu kibirli adamın ukalaca ve ister istemez insanda bi tebessüm yaratan sözlerinden bazıları:Chelsea'nin başına gelir gelmez: ' En iyi oyuncular ve kibirimi mazur görün ama en iyi menajer bizde...' 'Eğer işimin kolay olmasını isteseydim, Porto'da kalırdım. Güzel mavi koltuk, UEFA Şampiyonlar Ligi kupası, Tanrı ve Tanrı'dan sonra ben...'Roman Abramovich'e dair: 'Eğer bana takımı çalıştırma konusunda yardım etseydi, ligin dibine vururduk. Ve eğer ben ona mali işlerinde yardım etmeye kalksaydım, çoktan iflas etmiş olurduk!'
Kendisini eleştiren Johan Cruyff'a dair: 'Açıkçası bana nasıl Şampiyonlar Ligi finalinde 4-0 yenilebilineceğini öğretmesine ihtiyacım yok; çünkü böyle bir şeyi öğrenmeye yönelik arzum yok.'Takımda yaptığı taktik ve oyuncu değişikliklerine dair: 'Eğer evdeki garajınızda bir Bentley'niz, bir de Aston Martin'iniz varsa ve her Allah'ın günü gideceğiniz yere Bentley'inize binerek gidiyorsanız, e biraz aptalsınız demektir.' dünyanın en iyi teknik drektörü tartışmasına dair:'dünyanın en iyi teknik drektörü diye bir şey yoktur fakat dünyadaki en iyi teknik drektör de benim.'

futbolu sevme sebebi # 3


futbol dışı:yurttan manzaralar # 1


ilham:futbol


futbol dışı:sinema


sinema yapıtları sanatsal kalitesinin yanında kişiden kişiye değişen bir beğeni ögesidir.çoğu insanın beğendiği bir filmi bazıları beğenmeyebilir,ya da tam tersi olabilir. jeux d'enfants(cesaretin var mı aşka) da öyle bir film.benim çok sevdiğim nadir fransız filmlerinden birisi.ayrıca marion cotillard hayranlığımı da katlayan bir film.romantik,fantastik bir aşk filmi.filme fantastik dememin sebebi fransız sinemasının abartılı üslubudur.yoksa filmde uçan insanlar veya ateş fırlatan mutantlar yok.ayrıca la vie en rose gibi efsane bir şarkının filmde olması da filmin çekiciliğini arttırmış.sadece bu şarkıyı dinlemek için bile izlenilebilecek bir film.

yendik Mİ-LAN


aslan armanın seri milan galibiyetleri zamanından bir gazete başlığı.severiz böyle esprili ve alaturka başlıkları millet olarak...

okçu kaptan...


tek ok atan güiza değilmiş büyük kaptan da bu işleri yapmış zamanında...

bayrak adamlar # 1


3 numaralı milan forması herhalde en çok ona yakışıyor...hoş ben başkasıyla hiç görmedim o formayı.maldini'den sonra o formayı kim giyerse giysin bundan sonraki bilmem kaç yüz yıl sonra dahi o forma maldini'nin olacaktır.

skibbe'nin felsefesi ve eskişehir maçı


galatasaray ligde oynadığı deplasman maçlarından 4 puan çıkartabilmiş.şüphesiz ki bu durum galatasaraylıların alışık olmadığı bir durum sadece bir kişi haricinde. o kişi de takımın teknik patronu skibbe. bu adamın evinde oynattığı futbolla deplasmanda oynattığı futbol arasında dağlar kadar fark var. eğer rakip biraz dişliyse beraberlik düşüncesiyle çıkıyor deplasmana.böyle görmüş böyle uyguluyor.bu felsefeyle galatasaray avrupada bir yere kadar gidebilir,fakat ligde asla şampiyon olamaz. çünkü başında deplasmanlara 1 puan yazan bir teknik patronu var. bu felsefe avrupa maçları için kabuledilebilir fakat lig için asla. bu durumu kayseride de bursa da ve son olarak eskişehirde de gördük.skibbe bu anlayışıyla herhangi bir anadolu takımını yukarıya taşıyabilir,fakat bir büyüğü şampiyon yapamaz.leverkusende de aynı durum sözkonusuydu.bundesliga'nın orta ölçek bir takımı olan leverkusen'le kısmen uefa'da bir başarı yakalamıştı. düşünün geçen seneki gs leverkusen maçlarını,ali sami yen'de beraberliğe yattılar,evlerinde aslan kesildiler.sikibbe aynı felsefeyi galatasaray'la uyguluyor.sanırım birisinin ona bu felsefenin galatasaray'a uymayacağını söylemesi lazım. yoksa galatasaray deplasmanlarda daha çok hezimetler yaşar.

25 Ekim 2008 Cumartesi

okul bahçesi ve futbol...


tebessümlerin en güzeline layık bir durumdur okul bahçesinde futbol oynamak.çünkü en iyi arkadaşları tatlı bir didişmeye iten de,kavgalı çocukları atlılan gol sonrası beraber sevindiren de okul bahçesinde kovalanan toptur.hızlı olunmak zorundadır çünkü biraz sonra zil çalacaktır ve eller yüzler yıkanıp(çoğu zaman bu kısım es geçilir) ders sıralarındaki yerler alınacaktır.ama derste bile o maçın tartışması yapılacak kimisi golden önce faul vardı diyecek,kimisi gol olan topa üstten auta gitti diyecek ve aynı takımlarla aynı maç tenefüs zilinden sonra tekrar başlayacaktır.tabi tartışmaları tatlı heyecanı ve tüm güzelliğiyle...işte bu yüzden geriye doğru baktığınızda o okul bahçesinde oynan maçlara en kral en güzel tebessümlerini yollarken bulursunuz kendinizi.yıllar sonra dahi o maçların kritikleri yapılıp o gol değildi demi lan doğru söyle repliği kim bilir kaç kişinin ağzından kaç kere dökülmüştür.şimdi düşünüyorum da acaba o okul bahçesi maçları olmasa okulu nasıl hatırlayacaktım...mechul...

futbolu sevme sebebi # 2


don't worry be happy


no woman no cry, don't worry be happy, united africa,buffalo soldier ve nice efsane şarkıların sesi olan bob marley ayağında adidas'ı ile ülkemize gelen siyahi golcüler gibi top sektiriyor.ama futbolcu olsaydı bu kadar ünlü olacağından şüpheliyim zira abimizin kötü alışkanlıklar konusunda müthiş bir birikimi vardı.neyse iyiki şarkıcı oldun ve bize regee'yi tanıttın.

inspired football # 1


yeni yetme brezilyalılar

















yukarıdan aşağıya;danilinho,kerlon,lulinha