28 Ekim 2008 Salı

takım tutmak...


takım tutmak...çoğu zaman çocuk doğmadan tutacağı takım bellidir.baba neyi tutarsa çocuk onu tutacaktır.konuşmaya ilk başladığı zamanlar ilk öğretilecekler listesinin başındadır takımının adı.eğer baba çok fanatik değilse bu görevi amca,dayı veya kuzenler alır.ama illa çocuğa tutacağı takım empoze edilmeye başlanır.örneğin bana dayım aşılamıştır galatasaraylılığı.bir başkasına babası,bir diğerine belki amcası...çocuk büyür.tabi taraftarı olduğu takımı kalbinde de büyüterek.ilk başta sormaz kendisine neden bu takım diye.daha sonraları bu soruya klasik cevaplar vermeye başlar.babam aşıladı,amcam,halam...vs.fakat özünde neden o takımın tutulası bir takım olduğunu bilmez veya umursamaz.çocuk artık adam olduğunda ya da adam olmaya yaklaştığında anlar neden o takımı tuttuğunu.renkler anlam kazanmıştır artık,arma kutsallaşmıştır ve tutulan takımın efsaneleri daha bi büyümüştür gözünde.artık günlük başarılar değildir kişiyi oraya ait kılan.ultraslan'a 'metin gibi' dedirten de çarşı'ya 'pascal bizi discoya götür' dedirten de aynı şeydir.soyut olan sevginin somutlaştırılma çabasıdır bir yerde bu.uzun lafın kısası,siz bir kere tutmaya başlayınca bir takımı o başlıyor bu kez sizi tutmaya.işte bu yüzden adı konulamıyor bu türlü sevmelerin.

Hiç yorum yok: